RADİKAL AFFETME – sadece geçmişte olan olaylarını serbest bırakmaya yönelik bir teknik değildir, ayrıca arzuladığımız hayatı yaratmak ile mutluluk, barış ve uyum içinde Dünya ile ilişki kurabilmek için Etkili bir Anahtar’dır.

 

RADİKAL AFFETME – geçmişin tatsız deneyimlerden kurtulmak neşe ve mutluluk dolu bir hayata dönmek için etkili bir tekniktir.

Bu teknik sadece birkaç yıl Dünya çapında popülerliğini kazanmıştır ve şu anda başarıyla 45 ülkeden fazla bu tekniği uygulamaktadır.

Geçmişin yükünden kurtulmaya başlayın – uzun süre küskünlüklerinizi ve bastırılmış duygularınızı, bilinçsiz bloklarınızı ve sınırlayıcı inançlarınızı yok edin. Bu küskünlükler ve bloklar aynı sorunları ve problemleri hayatınıza tekrar çekmektedir ve size mutlu bir hayat yaşamaya izin vermemektedir.

Radikal Affetme sadece geçmişi ile deil, gelecekte olacak, fakat bizi tedirgin eden, stres yaratan, korku veya endişe yaratan olaylarla da çalışmaktadır. Asıl Sır şu ki - hayatımızı yönlendiren Bilinçaltı İnanışlarla Çalışmaktadır.

 

Büyük bir Şok, Acı, Küskünlük, Kızgınlık ya da Hayal Kırıklığı, İhanet … böyle bir şey ne unutmak ne de affetmek mümkün değil. Bu duygular içimizde çok derinde durmaktadır. Bu duygular büyük bir acı olarak günlerce, haftalarca hatta yıllarca içimizde yaşayabiliyor. 
Fakat şunu görüp kabul etmeniz gerekiyor; bu duygular (küskünlük, kin, öfke, acı..vs.) içinizde yaşayıncaya kadar ve onları affedinceye dek - Yeni uyumlu ilişki kuramazsınız.
Aynı sorunlarla, aynı olaylarla tekrar tekrar karşılaşacaksınız, sanki hep aynı çamura basıyormuşsunuz gibi. Mutluluk ve anlayış dolu yeni bir ilişki hayata alabilmek için eski acılarını affedip serbest bırakmak gerekmektedir. Acıya tutunmamak gerek!

Radikal Affetme'nin Görüşü

Batı'da var olan Dini görüşlere rağmen, Biz zaman zaman Manevi bir deneyim yaşayan insanlar değiliz; Biz - İnsani deneyimi yaşayan Manevi Varlıklarız. (çok önemli ve radikal fark budur). 
Fani bedenlerimiz var, fakat aynı zamanda ölümden sonra sonsuz ruhumuz da var. Gerçi duygu dolu hislerimiz bizim ayrı birey olduğumuzu gösteriyor, fakat hepimiz - biriz. Her birimiz bir bütünün özelleştirilmiş titreşimini temsil etmekteyiz. Bir titreşim olarak aynı anda iki dünyada yaşamaktayız: ilahi hakikat dünyası ve insani dünya. Fiziksel dünyaya bir misyonla geliyoruz: belirli enerji modelini, hatta bu modele bağlı hislerini, tamamen yaşayabilmek ve daha sonra bu enerjiyi sevgi aracılığıyla dönüştürmektir. Hayat tesadüf bir olay değildir. Onun belli amacı var ve bu amaç ilahi planını gerçekleştirmektir. Bu hedefe ulaşmamız için bize her an o ya da bu seçenek ve karar ermek imkanı sunmaktadır. ''Sebep ve Sonuç'' Kanununa göre kendimize gerçeğimizi oluşturuyoruz. 
Düşünceler sebep olup fiziksel dünyada farklı sonuçlara getiriyorlar. 

Gerçek - bilincimizin yansımasıdır. Evren - görüş ve algılarımızın aynasıdır. Hayatımızda sadece istediğimizi almaktayız. Hayatımız sadece acı veya sadece neşe ile dolacağına, sadece bizim kazandıklarımızın ve ulaştıklarımızın değerlendirmesine bağlıdır.