HİKÂYE
'‘Başka insanlarda bizi en çok Ne Sinir Ediyor?''
Bir gün Hoca sormuş:
- İnsanlarla iletişiminizde karşılaştığınız en büyük sorun nedir?
Öğrenciler düşünmeye başlamış ve sonunda birisi şunu söylemiş.
Hocam ben biliyorum. Biriyle görüşeceğimizi kararlaştırınca o kişinin buluşma yerine hiç gelmemesi, ya da geç gelmesi ve beni bekletmesi beni çok sinir ediyor ve kızdırıyor demiş.
- Beni de, bana birisinin söz verip de sözünü tutmaması en çok sinir eder.
Üçüncü de şikâyet etmiş ve demiş ki:
- Beni de, hangi konuda olursa olsun fark etmez, insanların net cevap vermemesinden nefret ederim.
O gün sınıfta başka öğrenci yokmuş. Hoca ilk öğrencisini sormuş:
- Hiçbir zaman geç kaldın mı, söyle bakalım?
Öğrencisi;
- Bunu hatırlamıyorum, belki, çocukluğumda olmuştur. Ben her zaman saate bakarım ve acele ederim.
İkinci öğrencisini sormuş:
- Sen her zaman verdiğin sözünü tutar mısın?
- Evet, demiş öğrenci, ne pahasına olursa olsun, hep tutarım!
Üçüncü öğrencisine de soru sormuş:
- Sen konuştuğun zaman hep net sevap verir misin?
- Kesinlikle! – üçüncü öğrencisi bağırır.
- Hmm.. şimdi farz edin, - Devam etti Hoca, - sizin artık hiçbir yere acele etmeniz gerekmiyor, hiçbir şekilde net konuşmak ve net cevap vermeniz de gerekmiyor, verdiğiniz sözleri de tutmanız gerekmiyor.
Bütün öğrenciler kendi düşüncelerine daldı ve düşündükçe her birinin başı öne eğildi. Bunu gören hoca sözlerine devam etti:
- Bizi aslında en çok öfkelendiren ve sinir eden şeyler, bizim yapamadığımız yani kendimize yapmayı izin veremediğimiz şeylerdir. Biz düşünüyoruz ki, bunlar büyük sorunlardır, fakat çoğu zaman bu sadece bizim kıskançlığımızdır. Yakınlarımıza kızmamamız lazım – bütün cevaplarınızı kendinizde arayıp bulmamız gerek, - demiş..
"Küçücük RUH ve GÜNEŞ" - Nil Donald Uolş
Zaman dışı bir alanda, küçücük bir RUH varmış ve bir gün Allah’a demiş ki: - “ Ben kim olduğumu biliyorum! ”
- “Muhteşem” demiş Allah ve eklemiş “Kimsin ki sen?”
Küçücük Ruh bağırmış: “Ben Işığım!!”. ALLAH geniş geniş gülmüş ve demiş ki: - “Doğru! Sen Işıksın!”
Küçücük Ruh çok mutlu olmuş. Çünkü o da, er ya da geç diğer tüm Ruhların İlahi Krallıkta olduklarını anladıklarını fark etmiş.
- “Eyvah!” demiş küçücük Ruh “ bu gerçekten Müthiş!”
Fakat kısa bir zaman sonra, kim olduğunu bilmek ona yetersiz gelmeye başlamış. Ve Küçücük Ruh, içinde yeni istek girdabı oluştuğunu hissetmiş.
Şimdi de ‘'Olduğu gibi olmak” istiyormuş. Ve küçücük Ruh tekrar Allah’a geri dönmüş ve demiş ki:
- “ Merhaba Allah! Artık ben kim olduğumu bildiğime göre, ‘O’ olabilir miyim?”
Allah sormuş: - “ Sen zaten olduğun biri olmak istediğini mi söylemek istiyorsun?”
- “Biliyor musun” demiş küçücük Ruh “Kim olduğumu bilmek başka, gerçekten olduğum olmak bambaşka bir şeydir. Ben artık Işık olmak nasıl bir şey hissetmek ve algılamak istiyorum ”
- “Ama sen zaten Işıksın.” diye gülümseyerek tekrarlamış Allah.
- “Evet, ama ben bunu hissederek öğrenmek istiyorum” diye bağırmış küçücük Ruh.
- “Eee.. napalım” diye gülümseyerek devam etmiş Allah. “Ben bunu tahmin etmeliydim. Sen her zaman macera tutkusuyla farklılığını gösterdin ”
Ama sonra Allah’ın ifadesi değişmiş “Fakat burada önemli bir şey var…” demiş.
- “Nasıl bir şey?“ diye sormuş küçücük Ruh.
- “IŞIK tan başka hiçbir şey yoktur. Gördüğün gibi, ben sadece sen ne isen onu yarattım ve şimdi senin kim olduğunu bilmek istiyorsun. Kendini tanıman için çıkacağın yolun basit olmadığı gözüküyor. Anlıyor musun, sen olmadığın hiçbir şey yoktur''.
- “ Eeee…” demiş küçücük Ruh biraz şaşkınlık içinde.
- “Bunu şöyle düşün” demiş Allah. “Sen Güneşin ışınları içindeki mum gibisin. Sen aslında Güneşi oluşturan milyonlarca, trilyonlarca mumlarla beraber parlıyorsun. Sen olmasan Güneş olamazdı. Ve şimdiki mum olmadan Güneş olmayı deneseydi… normal bir Güneş olamazdı, ve bu kadar parlak ışıldayamazdı. İşte senin hedefin, ışığın merkezinde iken kendini ışık olarak tanımaktır. Ne hedef di mi? ”
- “Ama sen Allah’sın” diye gözlerini kısarak şöyle söylemiş Işık – “Bul bir şeyler! ”
Ve Allah tekrar gülümsemiş ve demiş ki : “Buldum bile. Madem sen IŞIĞIN içinde kendini bir IŞIK olarak göremiyorsun, o halde biz de seni karanlıkla çevreyelim.”
- “Karanlık nedir?” diye sormuş küçücük Ruh.
- “Bu senin olmadığın bir şeydir.” Diye cevaplamış Allah.
- “Karanlıktan ben korkar mıyım ki?“ diye ağlayarak sormuş küçücük Ruh.
- “Sadece sen korkuyu seçersen” demiş Allah “ Aslında korkacak hiçbir şey yoktur. Sadece eğer sen karar alırsan, korkmaya başlarsın. Gördüğün gibi, hepsini sadece biz kuruyoruz. Ve biz uyduruyoruz.”
- ‘’Ooooo’’ – demiş Küçücük Ruh ve kendini daha iyi hissetmiş.
Bundan sonra Allah, bir şeyi tanıması ve hissetmesi için bunun tam tersini oluşturması gerektiğini anlamış. Diğer bir deyişle, eğer sen bir şey hissetmek istiyorsan – sen tam tersinin oluşmasını sağlıyorsun.
- “ Ve bu büyük bir yetenektir ” demiş Allah. “ Çünkü bunsuz hiçbir şeyi tanıyamaz ve hissedemezdin. Soğuk olmadan sıcağın, aşağı olmadan yukarının ve yavaş olmadan hızlının nasıl bir şey olduğunu öğrenemezdin. Sol olmadan Sağı, Burada olmadan Orada olmayı, Şimdi olmadan O zamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenemezdin.”
- “Böylece” diyerek devam etmiş Allah. “ Etrafın karanlıkla çevrelenirken, göğe yumruğunu gösterme, sesini yükselterek bağırma ve karanlığına kahr ve küfür etme. Bunun yerine, bu karanlıkta Işık ol, ve bundan dolayı deli olma. İşte o zaman kim olduğunu öğreneceksin ve diğer herkes bunu hissedecek. İçindeki ışığın, herkesin senin muazzam olduğunu tanıyabilecek kadar çok parlamasına izin ver!”
- “Benim muazzam biri olduğumu göstermemin normal olduğunu mu söylemek istiyorsun? “ diye sormuş Küçük Ruh.
- “Tabii ki!" diyerek gülmeye başlamış Allah. “ Çokta normaldir! Sadece Unutma, ‘muazzam’ olmak ‘herkesten daha iyi olmak’ anlamına gelmez. Herkes kendince özel ve muazzamdır! Fakat birçoğu bunu unutur. Senin Özel olmanın normal ve sıradan bir şey olduğunu anladığın zaman, onlar da bunun normal olduğunu anlayacaklar, ancak o zaman sen özel ve muazzam olacaksın.”
- “Vay canına ”diyerek dans etmeye, gülmeye ve neşeden zıplamaya başlamış küçücük ruh ve demiş ki: “ İstediğim gibi özel ve muazzam biri olabilirim!"
- “Evet, hatta tam şimdi başlayabilirsin” demiş dans etmeye, neşelenmeye başlayan Küçücük Ruha ve sormuş “Hangi tarafının özel ve muazzam olmasını istersin?"
- “Nasıl yani, hangi tarafım özel ve muazzam olacak? “diye tekrarlamış küçük ruh “ Ben anlayamıyorum.”
- “Anlıyor musun” diye başlamış Allah, “ Işık olmak – çok özel olmaktır, özel olmak ise çok farklı tarafları içerir. İyi olmak – özel olmaktır. Nazik olmak – özel olmaktır. Yaratıcı ve icat edici olmak- özel olmaktır. Sabırlı olmak – özel olmak demektir. Kendine özel olmak için başka bir şey uydurabilir misin? ”
Küçük Ruh biraz sessiz kalmış.
- “ Özel olmam için birçok şey uydurabilirim!” diyerek nihayet coştu Işık “ Destekleyici olmak – özel olmaktır. Verici olmak – özel olmaktır. İyimser olmak – özel olmaktır. Ve şefkatli olmak – özel olmak demektir.
- “ Evet! ” diye onaylamış Allah “ ve sen bunlardan istediğin olabilirsin. İşte bu da Işık olmak demektir.”
- “Kim olmak istediğimi biliyorum! “ demiş Işık neşe ile. “ Özelin ‘affedici’ denilen tarafı olmak istiyorum. Affedici olmak – özel olmak demektir, değil mi?”diye sormuş.
- “ Eveeet” diye cevap vermiş Allah emin bir şekilde. “ Bu çok özeldir”. ”Tamam” demiş Küçük ruh “ işte bu olmak istiyorum. Affedici olmak istiyorum. Kendimi affedici olarak tanımlamak istiyorum.”
- “ Tamam ” demiş Allah. “ Fakat bilmen gereken bir şey daha var”
Küçük Ruh sabırsızlanmaya başlamış. Sürekli bir taraftan bir engel çıkacağını düşünmeye başlamış”Ne var? “ diye sormuş nefes vererek
- “ Affedebilmesi gereken hiç kimse yoktur.”
- “ Hiç kimse mi? “diyerek duyduğuna inanmaya çalışmış Işık.
- “ Hiç kimse! ” diye cevap vermiş Allah. “ Yarattığım her şey kusursuzdur. Yarattığım hiçbir ruh da senden daha az kusursuz değildir. Dön ve bak!"
İşte tam o anda Küçük ruh etrafında diğer ruhlarda oluşan büyük bir kalabalık oluştuğunu fark etmiş. Tüm bu ruhların Krallığın her yerinden, uzaklardan, farklı köşelerden toplanmış olduğunu anlamış, çünkü herkes Küçük Ruhun Allah’la ilginç bir sohbet ettiğini duymuşlar, ver her biri ne konuda konuştuklarının merakı içindelermiş. Sayısız ölçüde olan kalabalığa bakınca, Küçük ruh kabul etmek zorunda kalmış. Hiçbir Ruh ondan daha az değerli, daha az muazzam, daha az özel, ya da daha az kusursuz görünmüyormuş. Bu çok şaşırtıcıymış, ve toplanmış olan ruhlardan gelen ışık o kadar parlakmış ki, Küçük ruhun onlara bakabilmek için gözlerini kısması gerekiyormuş".
- “ Kimi affetmek gerekiyor ki?” diye sormuş Allah
- “ Hımm…” demiş Küçük ruh. “ Eğlence olmayacak demek ki. Ben de kendimi Affedici biri olarak tanımak isterdim. Böylece özel olmanın nasıl hissedildiğini öğrenmek isterdim.” Ve Küçük ruh, hüzünlü olmak nasıl hissediliyor diye düşünceye dalmış. İşte tam o sırada diğer Dost Ruh ona yaklaşmış.
- “ Küçük Ruh, endişelenmene gerek yok” demiş “ Sana yardım edebilirim.”
- “ Gerçekten mi? “ diye sormuş Küçük ruh. “ Peki, bunun için benim ne yapmam lazım?"
- “ Hiçbir şey! ” demiş dost Ruh “ Sadece senin için senin affedebileceğin birini oluştururum! ”
- “ Sen bunu yapabiliyor musun? ”
- “ Tabi ki! ” diye gülümsemiş Dost ruh. “ Bir sonraki doğuşta, sonraki hayatımda, beni affetmen için bir şeyler yaparım.”
- “ Ama Niçin? “ diye sormuş Küçük ruh. “ Senin gibi Kusursuz , senin gibi yüksek hızla titreyen ve muazzam Işık oluşturan bir varlık. Seni, bu titreşimlerini azaltıp, ışığını soluklaştırarak ağırlaştırmaya sebep olan nedir ki? Senin gibi yıldızlarla dans eden bir Işığın, benim hayatıma girip, hatta bana kötü davranarak hayatını ağırlaştırmasını tetikleyen nedir ki, söyleyebilir misin? ”- “Cevap çok basit,”demiş Dost Ruh.
Küçük Ruh cevabını duyunca, çok şaşırmış. “ Bu kadar şaşırmana lüzum yok.” demiş Dost Ruh.
- “ Aynısını sen de benim için yapmıştın. Bunu hatırlamıyor musun yoksa? Biz beraber o kadar dans ettik ki, sen ve ben. Biz bu dansı çağlar boyunca seninle beraber yaptık. Tüm bu süre boyunca ve birçok yerlerde beraber oynardık seninle. Biz ikimiz zaten Bu olduk. Biz hem Üst ve hem alt, hem sol ve hem sağ olduk. Biz hem Orda hem Burada, hem O zamanda hem de Şimdide olduk. Biz artık Hepsi olduk. Hem Kadın hem Erkek, hem iyi ve hem kötü; biz ikimiz hem kurban hem düşman olduk.”
- “ Birbirimiz için birçok kez hep böyle davrandık, sen ve ben ve her birimiz diğeri için tam ve kusursuz bir imkân yaratıyorduk, Tam olarak Kim olduğumuzu göstermek ve farkına varmak için.” diyerek anlatmaya devam etmiş Dost Ruh. “ Bu sefer bizim gelecek hayatımızda senin karşına ‘ kötü ’ biri olarak çıkarım. Ve gerçekten sana senin için çok kötü bir şey yapacağım, ve Sen de kendini Affedici olarak öğrenmiş olursun."
- “ Bana ne yapacaksın ki?” diye sormuş Küçük Ruh telaşlı bir şekilde.
- “ Yapacağın kötülük gerçekten ne olacaktır ki?"demiş gülümseyerek Dost Ruha.
- “ Mutlaka bir şeyler düşünürüz” demiş Dost Ruh. Fakat sonra ciddileşmiş ve kısık sesle devam etmiş
:”Biliyor musun, bir şeyde kesinlikle haklısın".
- “ Hangi konuda ?” diye sorarak öğrenmek istemiş Küçük Ruh.
- “ Benim gerçekten kendi frekanslarımı yavaşlatıp çok ağırlaşmam gerekecek bu tatsız olayı sana yaratmak için. Kendim olmadığım özellikleri sanki kendim olduğum gibi uydurup benzetmem gerekecek. Ve şimdi senden bir ricam olacak.
- “ İstediğin her şey! Arzu ettiğin her şey!” diye şarkı söyleyerek ve dans ederek coşmuş Küçük Ruh,
“Ben Affedici olacağım! Affedici olacağım!” sonra da Küçük ruh Dost ruhun sessiz kaldığını fark etmiş.
- “ İstediğin nedir ki?” diye sormuş Küçük Ruh. “ Senin için ne yapabilirim?”
- “ Benim için bunu yapmak isteyen bir meleksin Sen”.
- “ Tabiki, Dost Ruh bir Melektir zaten! ” diyerek Allah sözünü kesmiş, “ Her biriniz Bir Meleksiniz.
Bunu her zaman hatırlayın : Sizlere sadece Melekleri gönderiyorum ve onlardan başka hiç kimseyi göndermiyorum."
Dost Ruh’un istediğini yere getirmek için sabırsızlanıyormuş Küçük Ruh - “ Senin için ne yapabilirim ki? “ diye tekrar sormuş
- “ Seni dövmeye ve sana acı çektirmeye başladığım zaman,” diye başlamış Dost Ruh, “ O anda, tahmin ettiğinden en kötüsünü sana yaptığım zaman… işte o zaman..”
- “Evet? “ diye sözünü kesmiş Küçük Ruh
- “ Ne ki? ” demiş Dost Ruh sessizce Küçük ruha bakarak ve devam etmiş : “ Hatırla, Benim aslında kim olduğumu Hatırla!"
- “ O, elbette!” diyerek tekrar coşmuş Küçük ruh, “sana söz veriyorum! Seni her zaman şu anda ve burada gördüğüm gibi hatırlayacağım”.
- “ Tamam ” demiş Dost Ruh, “ Çünkü aslında şöyle bir şey var: Ben başka biri gibi kendimi çok iyi uyduracağım, hatta gerçekten kim olduğumu da unutabilecek kadar. Fakat eğer sen Benim aslında Nasıl ve Kim olduğunu unutursan, ki unutman uzun ama çok uzun süre devam edecektir. O zaman biz ikimiz kaybolacağız. Bize üçüncü Ruhun yardımı gerekecek, Bir Ruh bizim Kim olduğumuzu gelip hatırlatacak.
- “ Hayır! Gerek olmayacak!” diye söze girmiş tekrar Küçük ruh.
- “ Senin Kim olduğunu Ben hatırlayacağım! Ve bana vereceğin hediyeyi de. Kendimi, Kim olduğumu hatırlamam için sana çok minnettar olacağım.” Böylece anlaşma yapıldı ve Küçük Ruh Işık olacak diye kendini çok özel hissederek, neşe dolu yeni hayatına gitti. İçi çift kat sevinç doluydu, çünkü artık kendisi Affedici olacaktı.
- “ Her zaman Hatırla,” diyerek gülümsedi Allah. “ Ben her zaman sizlere Melekleri gönderiyorum, onlardan başka hiç kimseyi göndermiyorum…